Dijitalleşme hızlandıkça kurumların en kritik varlığı hâline gelen veri, artık yalnızca operasyonları değil, marka değerini ve iş sürekliliğini etkileyen stratejik bir unsur olarak öne çıkıyor. Günümüzde gerçekleşen bir siber saldırı sadece sistemleri devre dışı bırakmakla kalmıyor; tedarik zincirini kesintiye uğratıyor, üretim hatlarını durdurabiliyor ve müşteri güvenini doğrudan zedeliyor. Bu nedenle İşNet veri güvenliğini; teknoloji, süreç, mimari ve operasyonun birlikte ele alındığı bütünleşik bir yapı olarak yönetiyor.

Veri güvenliğinin merkezinde artık geleneksel güvenlik duvarları veya imza tabanlı yöntemler varsayılan güvenlik katmanı olmak zorundadır ancak bu da yeterli değildir. Bulut tabanlı güvenlik çözümleri ve hibrit mimarilerini koruyabilen yeni nesil Zero-Trust mimariyi destekleyen kontroller bulunuyor. İşNet Finans Bulutu gibi çoklu bulut kullanımının hızla yaygınlaşmasıyla birlikte, kurumların hem şirket içi hem de bulut ortamlarında karşılaştığı riskleri azaltmak için CSPM (Cloud Security Posture Management), CWPP (Cloud Workload Protection Platform), API güvenliği, Konteyner ve Kubernetes koruması gibi ileri seviye teknolojiler kritik hâle geldi. Hatta bu yaklaşımları Azure, AWS gibi büyük bulut firmalarında da modül olarak en hızlı şekilde aktif edilebilen bileşenler olarak görebiliyoruz. Bu çözümler; yanlış yapılandırmaları tespit ediyor, çalışma zamanı saldırılarını engelliyor ve veri varlıklarının nerede olursa olsun görünür kalmasını sağlıyor.

Veri güvenliğinde en hızlı dönüşüm ise yapay zekâ destekli koruma yaklaşımlarında yaşanıyor. Modern SOC mimarilerinde kullanılan;

Davranışsal analitik (UEBA),
Ağ davranışı izleme ve analiz (NDR/NTA),
LLM tabanlı olay yorumlama,
Makine öğrenmesi tabanlı risk skorlaması,
Gerçek zamanlı anomali tespiti,

gibi teknolojiler sayesinde milyonlarca log ve akış saniyeler içinde anlamlandırılabiliyor. Daha da önemlisi, milyonlarca akan verinin görünürlüğünü sağlamış oluyoruz. Yapay zekâ tabanlı modeller, klasik imza tabanlı yöntemlerin göremediği düşük sinyalli tehditleri yakalayarak tehdit tespit doğruluğunu ciddi ölçüde artırıyor.

Türkiye’de son yıllarda ivme kazanan yerli siber güvenlik teknolojileri de veri koruma stratejilerinin önemli bir bileşeni hâline geldi. Yerli tehdit istihbaratı platformları, DNS güvenliği çözümleri, uç nokta koruma (EDR/XDR), kimlik yönetimi (IAM/PAM), SIEM ve SOAR teknolojileri hem yerel regülasyonlara uyum hem de ülkenin tehdit ortamına hızlı adaptasyon avantajı sunuyor. Bu çözümlerin milli altyapılarla entegrasyonu, kurumsal veri güvenliğini artırırken dışa bağımlılığı azaltıyor.

Veri tabanlarının güvenliği ise uçtan uca bir yaklaşım gerektiriyor. TDE (Transparent Data Encryption), tokenizasyon, masking, erişim kontrol modelleri (RBAC/ABAC), privileged access yönetimi, hashli ve imzalı log kayıtları, veri yaşam döngüsü yönetimi, audit trail ile geriye dönük izlenebilirlik gibi ileri düzey mekanizmalar veri güvenliği mimarisinin temel taşlarıdır. Özellikle finans, kamu, üretim ve kritik altyapı sektörlerinde bu kontroller hem regülasyon uyumunun hem de operasyonel güvenlik dayanıklılığının ayrılmaz bir parçasıdır. Günümüzde artık regülasyonlar da bu konuda fazlasıyla hassas davranarak, veri tabanlarının da kendilerine özel DAM (Database Activity Monitoring), DBF (Database Firewall) gibi teknolojilerle korunması, loglarının görünür olması konusunda zorunluluk getiriyorlar.

Teknolojik gelişim gösteren firmalar, nesil SOC yapıları ve şirket vizyonlarını da kapsayacak şekilde veri güvenliğini artık yalnızca tespit olarak değil, öngörü üzerine kurmaktadırlar. Yani önceden tahmin edebilmek üzerine strateji geliştirmek için verileri kullanmaktadırlar. Bu nedenle ortaya çıkan Data Lake tabanlı mimarilerle;

Yüksek hacimli log ve flow verileri kayıpsız toplanıyor,
Gerçek zamanlı stream processing ile anlık analiz yapılıyor,
Tehdit istihbaratı otomatik olarak olaya işleniyor,
Yapay zekâ destekli SOAR platformları hızlı müdahale sağlıyor.

Bu yaklaşım, siber dayanıklılığı artırırken müdahale sürelerini de minimuma indiriyor.

Kamu, finans, üretim ve hizmet sektörlerinde ortak gereksinim; verinin nerede olursa olsun sınıflandırılmış, erişim kontrollü, izlenebilir, şifreli ve saldırılara karşı dayanıklı bir yapıda tutulmasıdır. Kurumlar için sürdürülebilir veri güvenliği artık sadece bir teknoloji yatırımı değil; operasyonel süreklilik, iş verimliliği ve rekabet avantajı açısından zorunlu bir stratejik önceliktir.

Güncel tehdit ortamında rekabetçi kalmak isteyen tüm kurumlar, İşNet’in benimsediği yaklaşımda olduğu gibi; verinin tam görünürlüğünü sağlayan, geleceğe yönelik öngörü üretme yeteneğine sahip, regülasyon uyumunu sürdürülebilir hâle getiren ve veriyi en yüksek faydaya dönüştüren güvenlik mimarilerini hayata geçirmek zorundadırlar. Veri; yalnızca korunması gereken bir varlık değil, yapay zekânın da gösterdiği gibi doğru işlendiğinde kurumların operasyonel dayanıklılığını, stratejik karar süreçlerini ve dijital dönüşüm hızını artıran en değerli sermayedir. Bu nedenle modern kurumlar veriyi en iyi şekilde korumalı, tutmalı, işlemeli ve bundan maksimum seviyede fayda üretmelidirler.

Emre Çamalan

İşNet Güvenlik Yönetimi Müdürü

Ekonomi Gazetesi "Veri Güvenliği" Dosyası

Kasım 2025