Sizi Arayalım
Fatura ÖdeEN
EN
İşNet & Huawei C Connect Toplantısı

“Depolama Altyapılarında Kapasite Yönetimi Oldukça Kritik”

İşNet Genel Müdür Yardımcısı Murat Dereli, sektörde uzun yıllar altyapı ve güvenlik ekiplerinde görev almış bir isim olarak, depolama yönetiminin sistem dünyasında en dinamik ve zorlu alanlardan biri olduğunu vurguladı. Özellikle finans sektöründe yönettikleri altyapıdan edindikleri deneyimler hakkında Murat Dereli, şunları söyledi:

“Storage yönetimi, artık yalnızca kapasite ve performans değil; öngörülmeyen büyümelere hızla cevap verebilme, gecikmeleri yönetme ve güvenliği uçtan uca sağlama sanatı hâline geldi. Kapasite ve performans izleme sistemleri ne kadar gelişmiş olursa olsun, beklenmedik iş yükleri ve uygulama değişiklikleri depolama tarafını her an zorlayabiliyor.”

Depolama sistemlerinde yalnızca kapasite takibinin değil; bu kapasiteye gerektiği anda, düşük gecikmeyle müdahale edebilmenin de kritik olduğuna dikkat çeken Dereli, şu ifadeleri kullandı:

“Bir yazılıma eklenen küçük bir log kaydı bile kapasite kullanımını dramatik şekilde etkileyebiliyor. Bu nedenle, yalnızca mevcut kapasiteyi değil, yarın çıkabilecek ihtiyacı da karşılayabilecek bir yapınızın olması gerek.”

Dereli’ye göre manuel takip ve öngörü döneminin sonuna gelindi. Yeni nesil yapay zekâ tabanlı analiz araçlarının artık hem kapasite hem gecikme hem de IO performansı için proaktif çözümler sunduğunu belirten Dereli, bu teknolojilerin özellikle hızlı büyüyen ve regülasyonlara bağlı kurumlar için büyük değer sunduğunu dile getirdi.

“Güvenliği atlamamak gerek”

İşNet’in Huawei ile iş ortaklığı kapsamında sunduğu altyapı çözümlerinde, bu gibi öngörücü mekanizmaları destekleyen teknolojilerin aktif olarak kullanıldığını söyleyen Dereli, Huawei ürünlerinin hem performans hem de destek tarafında yüksek memnuniyet sağladığını ifade etti. Dereli, şöyle devam etti:

“Uzun süredir Huawei’in depolama çözümlerini aktif olarak kullanıyoruz ve müşterilerimizin ortamlarını yönetiyoruz. Hem aktif-aktif çalışmalarda hem felaket kurtarma senaryolarında performans açısından hiçbir sorun yaşamadık.”

Güvenlik vurgusunu da yapan Dereli, bir depolama yönetim panelinin kötü niyetli kişilerce ele geçirilmesinin, bir sistemin tamamını devre dışı bırakabilecek kadar büyük bir tehdit olduğunu ifade etti. Dereli, ayrıca ransomware saldırılarına karşı depolama tarafındaki koruma teknolojilerinin aktif edilmesinin, sistem bütünlüğünün sağlanmasında kritik önemde olduğunu vurguladı. Dereli, şöyle devam etti:

“Depolama altyapıları kurumsal sistemlerin sinir uçları gibidir. Tepki süresi, dayanıklılığı ve güvenliği aynı anda sağlamak gerekiyor. Bu alanda doğru tedarikçi ile çalışmak kadar, gerektiğinde anında müdahale edebilecek esnekliği sağlayan bir yapı kurmak da en az teknoloji kadar önemli.”

“Sistemin dinamikleri göz önüne alınmalı”

İşNet Depolama ve Yedekleme Sistemleri Yöneticisi Rüstem Gençler, depolama yönetiminin yalnızca disk kapasitesi ya da IO performansı gibi sayılarla değil, sistemin bütünsel dinamikleriyle ele alınması gerektiğini vurguladı. "İyi bir depolama altyapısı, uygulama katmanlarıyla entegre düşünülmeli, risk analizi yapılmalı ve departmanlardan gelen gerçek zamanlı veri akışına göre yönetilmeli" diyen Gençler, özellikle veri büyümesinin tahmin edilemeyen yönlerine karşı proaktif yaklaşımın hayati olduğunu dile getirdi.

Depolama sistemlerinin verimli planlanması için sadece donanım özelliklerinin değil, uç noktadaki verinin akış yönü, protokol tipi, anlık yük yoğunluğu ve yazma-okuma zamanlamaları gibi birçok katmanın birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Gençler, şunları söyledi:

“Bir uygulama servisi sisteme entegre edilirken ilk zamanlarda %30 kapasite artışı öngörülürken, Syslog ya da SIEM gibi servislerin katılmasıyla bu oran %50’yi aşıyor. Özellikle pandemi sonrası birçok kurumda bu büyüme trendi standartların dışına çıktı.”

Rüstem Gençler’in altını çizdiği konulardan biri, kurumlarda her verinin ‘kritik’ olarak algılanması oldu. Ancak gerçek anlamda iş sürekliliğini etkileyen, yani erişilemediğinde operasyonları durduracak verinin doğru tespit edilmesi gerektiğini savunan Gençler, “Her veri kıymetli olabilir ama kaynaklar sınırlı. Kritik veriyi doğru tanımlamadan yapılan yatırımlar ya eksik ya da gereksiz olur” dedi.

Rüstem Gençler ayrıca L1, L2 ve L3 seviyelerindeki teknik personelin iş birimleriyle iletişim kurabilme becerisi taşıması; hizmet alınan dış kaynak ekiplerinin de sektörel bağlamı iyi bilen uzmanlardan oluşması gerektiğini vurguladı.

Gençler’in vurguladığı temel noktalardan biri de Huawei’in Türkiye’deki yerel destek altyapısı ve teknik hizmet süreci oldu. Gençler’e göre Huawei ile çalışmanın en büyük avantajlarından biri, minimum teknik bilgiyle dahi hızlı operasyon yapılabilmesi.

Gençler, “Huawei ürünlerinde LUN, Host, Mapping gibi temel operasyonlar için L1 seviyesinde bilgi yeterli. Hot patch ve firmware güncellemeleri için adım adım kılavuzlarla ilerlenebiliyor. Ayrıca Huawei’in Türkiye’de ve Romanya'da bulunan destek merkezleri ile farklı dillerde ve 7/24 erişilebilir destek sunması, BT ekipleri için operasyonel süreklilik ve hız anlamında önemli bir avantaj sağlıyor. Herhangi bir cihaz için açılan destek kaydını, takibe gerek bırakmadan, hızlıca sahiplenen bir destek yapısı var.

Huawei’in güvenlik zafiyetlerine karşı güncel ve proaktif firmware güncellemeleri yayınlaması, müşteri tarafını bilgilendirmesi ve süreci takip etmesi son derece önemli. “Huawei’in son yıllarda geldiği nokta ve sektöre sunduğu hizmet seviyesiyle artık öne geçtiği söylenebilir.” dedi.

BThaber Gazetesi, Haziran 2025